Bugun...


SADIK ÇELİK

facebook-paylas
TÜKETİRKEN TÜKENİYORUZ
Tarih: 01-12-2019 13:51:00 Güncelleme: 01-12-2019 13:51:00


Düşünmek bile ürkütücü, çikolataya ilaç etken maddesi kullanılmış, sağlıklı diye tüketilen protein kaynağı kırmızı et ürünlerine de tek tırnaklı yani at eti, domuz eti karıştırılmış… Et, süt, yağ, içecek saymakla bitmeyen onca gıda akıl almaz hilelerle doğal yapısından uzaklaştırılmış halde. Deyim yerinde “tüketirken tükeniyoruz” zira bu üreticiler toplumu kandırmakla kalmıyor aynı zamanda da ZEHİRLİYOR! 

Gıda güvenliği tartışılırken işlenmiş gıdaların neden olduğu ölümler artık bilimsel araştırmaların konusu haline gelmiş durumda… Bunların günlük hayata yansıması, para kazanmayı insan sağlığının önünde gören bir anlayışın maalesef yerleştiğini gösteriyor. Her geçen gün hastalıklar çeşitleniyor. Tüketim kaynaklı hastalıkların sağlık harcamaları ise istatistiklere göre son 7 yılın zirvesine ulaştı.

Sadece kâr hırsıyla gıda gibi hayati bir unsurda hileye başvuranlar, küçücük çocuklar başta olmak üzere, tüketicinin sağlığını tehlikeye atmaktan asla ama asla vazgeçmiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı son aylarda yaptığı denetim çalışmalarıyla işte bu karanlık tabloyu açıkça ortaya koydu. Bakanlık, yılın en çok tartışılan o başlığı altında, hileli gıda üreten firmaların isimlerini tek tek açıkladı. Söz konusu taklit ve hile iddiasıyla tam 618 firmadan bahsediliyor ki bu rakam son denetimle sınırlı. Yani bu korkunç tablo, buzdağının sadece görünen yüzü. Halk sağlığını tehdit eden o firmalar, sık tüketilen temel gıdalara çok sayıda kimyasal madde ve yetersiz muadil ürün kattıkları gerekçesi ile teşhir ediliyor. Rakamlar ve tespitler tüyler ürpertici, o listeye göre;  et,  süt, margarin gibi mutfakların temel tüketimi olan birçok gıda içinde maalesef ne ararsanız var.

Soframıza gelen bal taklit ve tağşişle doğal yapısından uzaklaştırılmış, ilaç etken maddesi içeren çikolataları kim bilir kaç kişi tüketti. Olmazsa olmazımız çay ve baharatlar gıda boyası ile renklenmiş durumda. Bitkisel yağlarda da durum farklı değil birçoğu tohum yağlarıyla özünden uzaklaştırılmış. Süt ve süt ürünlerine katılan nişasta ile jelatin de raporun en çarpıcı sonuçlarından. Denetimler gösteriyor ki kavurma, sucuk, kebap ve kırmızı et gibi sofraları zenginleştiren gıdalarda da at eti ve domuz eti kullanılmış. Gıdalara karıştırılan maddelerin isimleri farklı ama insan sağlığı için hepsi ayrı bir zehir niteliğinde… Sözün özü sadece doymak için değil sağlıklı olmak için de yediğimiz her lokmada beslenirken ZEHİRLENİYORUZ…

Bizler özellikle “Kurumsal Hazır Yemek Sektörüne” yıllarını vermiş sektör temsilcisi bakış açısıyla etiket okumanın ötesine bakıp üreticiye olan güvenin sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz. Tüketilen ürünlerde tüketiciye bilinçli olmak düşüyorsa, denetimin en büyük sorumlusu üretici firmalar ve devletin yönetim birimleri. Zira tüketici, bahsedilen hileli gıdalara sadece market zincirlerinden ulaşmıyor. Mahallenin bakkalı, şarküterisi, kasabında belki gittiği bir restoranda da bu hileli ürünlerle temas etmesi mümkün. Oysaki yasalarla belirlenen tanım çok açık; insan sağlığı için tehlike oluşturan ve tüketime uygun olmayan gıda, güvenilir olmayan gıda kabul edilmekte. Ancak her açıklanan rapor gösteriyor ki insan sağlığını tehlikeye atan içerikte ürünler hem piyasada çok hem de tüketimde. Gıda üretiminde raf ömrünü uzatabilmek için, katkı maddeleri ve üretim hileleri devreye giriyor. İşte tam da bu, gıda güvenliğini tehdit eden konular arasında. Gıda katkı maddeleri ve hileli üretim düşünüldüğünde bilinçsiz tüketici ve özellikle çocuklar en savunmasız kesim. Yediği besinde katkı maddesine bebeklikten yetişkinliğe kadar maruz kalan bireyde çeşitli sağlık problemleri baş gösteriyor. Zararlı maddelerin yan etkilerinden kaynaklı; gıda alerjileri, bel çevresinde kalınlaşma, bağırsak geçirgenliğinde bozulma, kanser, alzheimer gibi birçok hastalık, sağlıklı vücutları ele geçiriyor. Bilimsel araştırmalar bir yana günümüzde bu hastalıkların 7’den 70’e artışını görmek için yakın çevremize bakmak bile yeterli. Son açıklanan TÜİK raporuna göre 2018 yılında %17,5 oranında artarak 165 milyar 234 milyon TL’ye ulaştı.

 

Tüketiciye sunulan gıdaların topraktan sofraya tüm aşamalarda fiziksel, kimyasal, biyolojik ve diğer bazı risklerle karşılaştığı su götürmez bir gerçek.  Bu sebeple üretim, işleme, saklama, taşıma ve dağıtım aşamalarında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması gıda güvenliği için olmazsa olmaz. Bu noktada aslında güç dengesine göre denetimde 2 ayrımdan söz edebiliriz.

Biri gıda uzmanları ve bilim adamları tarafından gıdanın sofraya taşınmasında kesinlikle yerine getirilmesi gereken değerlendirmeleri kapsıyor. Firmaların bünyesindeki standartları yasalar belirliyor. Üretim aşamasındaki denetimleri daha titizlikle mercek altına almak ve kontrolleri sıkı tutmak hileli üretimin önüne geçecektir. Bireysel bazda bakıldığında ise devreye giren, tüketicinin iradesi. Besinlerdeki güvenlik ve kalite seçimini tüketicinin farkındalığı belirliyor. Güvenlik sorunu olan üründen kaçınmak da bir tercih, üretim teknolojilerinin incelenmesi de. Tüm bunlar bir ailenin beslenme şeklinde ve sağlık harcamalarında ciddi farklılıklara neden olabiliyor.

 

Kurumsal hazır yemek sektörü söz konusu olduğunda yine tecrübe ile söyleyebiliriz ki çalışanlara sunulan yemekte hammadde seçimi ve güvenliği Türk Gıda Kodeksi yönetmeliğine uygun olmalı ve ürün analizleri profesyonelce yapılmalı. Gıdanın işlenmesi, saklanması, depolanması, pişirme süresi ve tüketiciye ulaşmasına kadar süreç bir ürünün tarladan sofraya geliş yolculuğudur. Ve büyük özen ister ve temek kuralları zorunlu kılar. Bu kapsamda, Türk yemek geleneğinin olmazsa olmazı kırmızı etler kurumsal veteriner hekimlik denetiminden geçmeli. Günümüzde kaliteyi arayan firmaların genetiği değiştirilmiş ürünlere çoktan kapısını kapattığını farz ediyoruz. Hammadde de özen kadar üretim aşamasında da mikrobiyolojik temizlik ve üretimden-tüketime HACCP kurallarına uyum oldukça önemli. Çalışanların, yemek üretim sahalarını incelemek ve tedarikçilerini öğrenmek en doğal hakları. Bu da yemek üreticilerinin şeffaflık politikası geliştirmesini gerekli kılıyor.

 

 Beslenme yaşamın temel kaynağı sadece fiziksel değil ruhsal tatminin de en büyük gücü. Sağlığımızı tehdit eden gıdalara ilişkin raporlar umarız amaçlandığı gibi güvenilir gıda üretimini teşvik eder. Yasal boşluklar hala merdiven altı üreticinin farklı bir isimle yeniden piyasada yer almasına imkân tanıyor. Güvenli gıdaya ulaşımın sağlanabilmesi için, denetimlerin titizliği ve cezai süreçte yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi hayati önemde.



Bu yazı 5078 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Henüz anket oluşturulmamış.
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI