Bugun...


AYŞE ECE (DELİPINAR) ACAR

facebook-paylas
Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde Divriği Kedileri
Tarih: 16-05-2022 17:00:00 Güncelleme: 16-05-2022 17:00:00


Divriği kedilerinin tarihte Acem diyarına kadar ulaşan ününü biliyor muydunuz? Bu değerli kedilere Evliyâ Çelebi’nin seyahatnâmesinde oldukça detaylı bir şekilde yer verilmiştir. Rahmetli annem Dr. Meral Avcı-Delipınar’dan çocukluğumda sık sık Divriği kedileri hakkında hikayeler dinlerdim. Annemin anneannesinin Pullu isimli tertemiz, upuzun parlak tüylü ve güzel huylu kedisini, kedilere pisik ya da pisuk da denildiğini, bazı evlerde kedilerin gün içinde özgürce eve girip çıkabilmesi için “pisik deliği” olarak adlandırılan ve gece kapatılan delikler olduğunu bir kedisever olarak büyük bir ilgiyle dinlerdim. Hatta rahmetli anneannem Ayşe Savaş’ın Divriği’deki evinde olmadığı zamanlarda eve kedilerin girebilmesi için camları açık bıraktığı, kedilerin eve özgürce girip çıktığı, böylece fareleri evden uzak tuttuğu da hatıralarım arasında yer almakta.

 

Marmara Üniversitesi’nde tarih bölümünde öğretim görevlisi olan annem bizlere Evliyâ Çelebi’nin seyahatnâmesinden ve orada Divriği kedilerine yer verildiğinden de bahsetmişti elbette. Evliyâ Çelebi’nin seyahatnâmesini okurken ben de Divriği ile ilgili kısımları bir Divriğili olarak büyük bir ilgiyle okudum. Bu yazımda sizlere seyahatnâmede yer alan, Divriği kedilerine dair bölümden bahsedeceğim.

 

Evliyâ Çelebi, Türk ve dünya tarihinin en büyük gezginidir. 25 Mart 1611 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk tarihinin ve dünyanın en önemli ve en büyük seyahat kitabı olarak kabul edilen 10 ciltlik seyahatnâmesinde, gezip gördüğü yerlere dair notlara yer vermiştir. Büyük gezgin, Divriği’yi de gezmiş ve notlarında Divriği Kalesi, Kestigan (Kesdoğan) Kalesi, Divriği mahallelerinin isimleri, Divriği camilerinin özellikleri, Divriği hamamları, Divriği halkı gibi hususlarda detaylı açıklamalara yer vermiştir.

 

Evliyâ Çelebi’nin, Divriği’ye dair notlarında “Garip Temaşa” başlığı altında Divriği kedilerinden bahsedilmektedir. Temaşa kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “seyredilecek görüntü, görülmeye değer şey ya da “oyun, temsil, piyes, tiyatro” olarak ifade edilmiştir. Çelebi’nin notlarından anlaşılacağı üzere, Divriği kedileri, gerçekten de görülmeye değer kedilerdir.

 

Çelebi, Divriği kedilerine dair ilk olarak şu ifadelere yer vermiştir: “Rum, Arap ve Acem'de bu Divriği'nin kedisi kadar nazlı, cana yakın, sevimli, avcı ve edepli kedi olmaz. Gerçi Mısır Elvâhı'nın Trabzon'un ve Sinop şehrinin kedisi de meşhurdur, ama bu Divriği'nin şişman, iri ve samur gibi parlak postlu nice bin renkte kedisi olur.”

 

Görüldüğü üzere Divriği kedileri, dönemin en beğenilen, en meşhur kedileridir. Uzun ve parlak tüyleri ve iri yapılarıyla dikkat çekerler. İyi birer avcı olmalarının yanı sıra, cana yakın, sevimli ve iyi huylu karakterleri ile de öne çıkarlar.

 

Çelebi, notlarına şu şekilde devam etmektedir: “Hatta Rum'dan Acem diyarında Erdebil şehrine hediye götürürler. Acem'de kafes içinde dellal başında gezdirip şah pazarında ve bedestende "Bir tümen iki tümen akçe!" diye şah mezadında satılır Divriği kedisi olur. Özellikle ahta (iğdiş edilmiş) kedi olursa ona paha biçilmez. Zira Erdebil şehri içinde kedi yaşamadığından Erdebil faresi gayet meşhurdur. Gerçi Acem kavminin sakalları cimberistir ama bıyıklarını tamamen sıçan yediklerinden Divriği kedisini yüksek pahaya alırlar.”

 

Çelebi’nin notlarından anlaşılacağı üzere o dönem Divriği kedilerinin ünü Acem diyarına kadar ulaşmıştır. Erdebil şehrinde Divriği kedileri oldukça yüksek pahaya satılmaktadır. Seyahatnâme’de Erdebil kedi dellalının (tellal) Divriği kedilerini satarken ne şekilde bağırdığına da yer verilmiştir. Tellallar Divriği kedilerini satarken Divriği kedilerini kafesleriyle başları üzerinde gezdirirler ve şu sözleri bayatî makamında okurlar:

 

“Ey tâlibân-ı mirrâbe (kedi isteyenler)

Ve sinnûre-i sayyâde (avcı kedi)

Ve mü'eddebe-i hirrâbe (terbiyeli kedi)

Ve mûnis-i tarrâbe (cana yakın kedi)

Ve hasmâne-i fârâbe! (fare düşmanı)

Lâkin serrâke değildir (ancak hırsız değildir)

Mûnis-i gam-hâredir (kederinize can yoldaşıdır)”

 

Erdebil halkının Divriği kedilerine duydukları ilginin sebebini de şu şekilde izah eder Çelebi: “Zira halkının elbiseleri yırtık (peşmine) hırka gibi fare derdinden parça parça olmuştur. Onun için Erdebil şehrinde hirre yani gürbe yani kutta yani sinnûre yani mirrabe yani maçı, pistan ve mestan yani kedi kıymetli olup Erdebil mezadında satılır. Ta bu mertebe Divriği kedisi meşhurdur.” (Kaynak: Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi, Yapı Kredi Yayınları, 2013).

 

Seyahatnâme’de Divriği kedilerine dair kısımda son olarak, bazı müsrif Divriği kadılarının senede 40-50 adet kediyi gizlice katledip, tabaklattırıp, kışın giymek üzere kendilerine kürk hazırlattıklarından bahsedilir. Bu kürklere dair Evliyâ Çelebi şu ifadelere yer vermektedir:  “Moskof ülkesinin sincap kürkünden asla ayırt edilmez. Kırmızı renkli kedileri Azak cılkavası kürkünden fark olunmaz”.

 

Geçtiğimiz yıllarda Divriği’ye yaptığımız seyahatlerde sevdiğim, kucağımda gezdirdiğim, parlak tüylü ve güzel huylu kediler Evliya Çelebi’nin bahsettiği Divriği kedileri ile birebir aynı mıdır bilinmez. Ancak gördüğüm kadarıyla hâlâ güçlü, iri, parlak tüylü, avcı ve güzel kedilerimizin olduğu bir gerçek.

 



Bu yazı 1251 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Henüz anket oluşturulmamış.
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI