Hani derler ya Sivaslılar her yerde diye, günümüzde Sivaslı hemşehrilerimizin Dünya genelinde hiç beklenmedik ülkelerde ve şehirlerde bile karşımıza çıktığını görüp şaşırıyoruz/seviniyoruz. Peki size bundan yaklaşık iki bin yıl önce yaşamış bir Sivaslı din adamının bugün Avrupa Birliği üyesi bir ülkedeki meşhur bir şehrin koruyucu azizi olduğunu söylesem? Ve hatta Avrupa’da binlerce kilise ve manastırın bu Sivaslı azize ithaf edildiğini?
Sivasta, 280 (bazı kaynaklara göre 283)- 326 yılları arasında yaşamış bulunan Aziz Vlas (Sivaslı Vlas ya da Sebasteli Blasius Βλάσιος, Ermenice: Սուրբ Բարսեղ Surp Parseğ), Anadolu'da Hristiyanlığın ilk piskoposlarındandır. Sivas’ın o dönemki adı Sebaste’dir. Bu nedenle Aziz Vlas, Sebasteli Vlas olarak da bilinir. Vlas ismi Rumca ve Latince'ye Blasios, Fransızca'ya Blaise, Almanca'ya ise Blasien olarak geçmiştir. Avrupa'da iki bin sekiz yüze yakın kilise Aziz Vlas'ın adını taşımaktadır.
Gelelim Sebasteli Vlas’ın günümüzde hâlen hangi şehrin koruyucusu olduğuna. Dubrovnik şehri (eski adıyla Ragusa), Hırvatistan'ın Adriyatik Denizi sahilinde bulunan ve Orta Çağ'dan kalma tarihi eserleri ile ünlü bir şehirdir. Sivaslı Vlas Dubrovnik’in koruyucu azizidir. Sebasteli Vlas’ın Dubrovnik’in koruyucu azizi olması hikayesi hayli ilginçtir. Efsaneye göre, 10. yüzyılda Dubrovnik’e karşı bir düşman donanması yola çıkar. Aziz Vlas, Dubrovnikli bir rahibin rüyasına girer ve onu düşman donanmasına karşı uyarır. Rüyasında Aziz Vlas’ı göre rahibin rüyasını bildirmesi üzerine Dubrovnikliler bu saldırıya hazırlıksız yakalanmaz ve şehir Aziz Vlas sayesinde kurtulur. Bundan sonra da Sebasteli Vlas, şehrin koruyucu azizi olarak kabul edilir. Dubrovnik'te her sene 3 Şubat günü kutlanan yıllık yortusu’nda, Vlas'dan geriye kaldığı iddia edilen parçalardan, başı, boğazından bir kemik parçası, sağ ve sol elleri kutsal emanet sandığının sergilendiği bir geçit töreni yapılır. Aziz Vlas'ı anma törenleri 972 yılına kadar uzanmaktadır.
Sebasteli Vlas'ın 13. yüzyıldan kalma bir tasviri, vitray çalışması- Louvre Müzesi, Paris
Sebasteli/Aziz Vlas’ın hayat hikayesi kaynaklarda şöyle geçmektedir:
“Yerel zengin bir ailenin çocuğu olarak 280 ya da 283 yılında doğan Vlas, tıp eğitimi alarak doktor olur. Hıristiyanlığın yayılmaya başladığı günlerde onların acı dolu hayatlarına şahit olur, etkilenerek Hıristiyanlığı kabul eder. Yüzyılın sonlarına doğru, Sivaslı Hıristiyanlar ve Romalı yöneticiler arasında başlayan mücadele sırasında Sivas piskoposu öldürülür ve kilise yöneticisiz kalır. Bunun üzerine halkın ortak kararı ile Vlas, Sivas piskoposu seçilir. Görevi kabul etmek konusunda direndiği ancak ısrarlara karşı koyamadığı da anlatılar arasındadır. Piskopos olduktan sonra, Roma İmparatoru Diocletianus’un (285-305) uyguladığı kıyım nedeni ile Kayseri’ye gider ve Erciyes Dağı’nda bir mağarada keşiş hayatı sürmeye başlar. Burada geçirdiği günler boyunca özellikler hasta hayvanlara şifa dağıtır. Bir gece rüyasında Hz.İsa ile konuşur ve askerlere karşı koymaz ve Sivas’a getirilir. Yakalanışı ve sonrasında öldürülmesine kadar geçen süre içerisinde askerler, halk ve dönemin Sivas valisi ile yapmış olduğu konuşmaların büyük bölümünün sonradan yapılmış yakıştırmalar olduğunu var saymak mümkündür. Ancak, Vlas’ın, Aziz olarak kabul edilmesi ve önemli bir din büyüğü halini almasına neden olan olaylar örgüsü içerisinde bazı motifler dikkat çekmektedir.
Sivas’a getirilen Vlas, hükümdar tarafından tekrar çok tanrılı inanca dönmesi için uyarılır. Kabul etmeyen Vlas önce bir ağaca astırılır sonra da demir taraklarla işkence edilerek öldürülür. Pikopos Vlas’a ait ölü beden, Elisia adlı bir kadın tarafından alınır, temiz kumaşlara sarılarak sur dibine defnedilir.. Bu olayların 316 yılı Şubat ayının üçüncü günü gerçekleştiği kabul görmüştür. Sivas’ın bilinen ikinci Hıristiyan Piskoposu olan Vlas, 1244’te toplanan Lyon Konsili’nde aziz olarak kabul edilmiştir. Aziz Vlas kültü ise Vatikan tarafından resmi olarak 1564’te tanınmıştır.
Hayatı hakkında bilinenlerin sınırlı olmasına rağmen Aziz Vlas’ı sembolize eden bir iki olay ve durum söz konusudur. Bunlardan ilki boğaz hastalıkları konusundaki başarısına aittir. Kemik veya diken yutan birisinin nefes borusu tıkandığında bunları çıkardığı bilinmektedir. İkinci olay ise fakir ve dul bir kadının küçük domuzunu çalan kurtla ilişkilidir. Hayvanlarla konuşabilen Aziz, kurdu azarlar ve kurt domuzu serbest bırakır. Hayatı ile ilgili üçüncü motif ise demir yün tarakları ile işkence edilmesidir. Hayatı açısından önemli olan bu motifler nedeni ile azizler ve melekler listesinde adı geçer ve boğaz hastalıkları, hayvanlar, Yün Tarakçıları ile Yün Tüccarlarının piri olarak anılır.” (kaynak: https://aktuelarkeoloji.com.tr/kategori/guncel-kazilar/doktor-aziz-vlas-in-mezari-inanc-turizmine-kazandiriliyor)
Sebasteli Vlas’ın demir dokuma tarakları ile öldürüldüğü kayıtlara geçmiştir. Bu nedenle, İkonografi’de genellikle demir dokuma tarakları ile tasvir edilir. Sebasteli Vlas aynı zamanda yün tarayıcıları ve yün ticareti ile uğraşanların da koruyucu azizi olarak kabul edilmiştir. Sebasteli Vlas Hristiyan mitolojisinde "Cerrahların, bağcıların, balıkçıların, mimarların hamisi" olarak da yer almaktadır. İkonogrofide Sevasteli Vlas’ın bazen çapraz mumlarla da tasvir edildiği görülür.
Sebasteli Vlas’ın mezarının, Sivas Gök Medrese Mahallesi’nde olduğu tahmin edilmektedir. Gök Medrese Mahallesi'ndeki mezarda kazı çalışmaları devam etmekte olup, arkeolojik kazı çalışmalarının birinci etabı tamamlanmıştır. Sivas için tarihi değeri olan bir kişilik olan Sebasteli Vlas’ın mezarının, inanç turizmi bakımından şehre önemli katkılar sağlanması beklenmektedir.